Pazar gunleri farkli dillerde pratik yapmak isteyenlerin biraraya geldikleri bir Language Exchange Meet-Up grubu var (bu meet-up olayina detayli degincem daha sonra). Meric'in burada tanistigi Silili bir cocuk bizi gecen Cumartesi bir ev partisine davet etti. Cocugun Ingilizcesi cat pat, Meric'in Ispanyolcasi daha emekleme seviyesinde, birbirleriyle nasil anlastilar da arkadas oldular cozemedim. Latin ve Akdeniz karakterlerinin uyusmasi belki de? Vucut dilinden, mimiklerden karsi tarafa yansiyan bir samimiyet. Neyse cok da zorlamiyim...
Cumartesi aksami bu ev partisine gitmek uzere Manhattan'a dogru yola koyulduk. Erken gidince biraz oyalanmak icin bir seyler icebilecegimiz bir yerler bakinmaya basladik. New York belki de dunya uzerinde kilometre basina en cok yeme/icme mekani dusen sehir ama haftasonlari herhangi bir mekana elinizi kolunuzu sallaya sallaya girip yer bulmaniz imkansiz! Sonunda Carrera adinda bir Wine & Tapas bar bulduk. New York'dan dondugumuzde (eger donersek) en cok bunu ozleyecegime eminim. Burada akliniza gelebilecek her turlu mutfagi denemeniz mumkun. Kolombiya, Vietnam, Hint, Meksika, Alman, Ispanyol ilk aklima gelenler... Bu gittigimiz Carrera Ispanyol bariymis, bizim Taksim'deki Pano'nun mini versiyonu sirin bir yer. Burada tapaslari begenip, cilek aromali Sangriaya bayilip, Barcelona birasini da para verdik diye ictikten sonra partiye kadar biraz daha vakit gecirebilecegimiz baska bir yere gecmeye karar verdik.
Carrera'dan cikinca hemen yaninda bir Thai Bar gozumuze carpti, daha dogrusu bardan ziyade kapisindaki "Beer $2" yazisi dikkatimizi cekti. Bu arada Latin arkadasimiz neden onu kendimize yakin buldugumuzu kanitlarcasina son anda parti mekaninin degistigini ve Brooklyn'de bir evde olacagini yazdi. Bu ani degisiklikten sonra partinin baslama saatinin de garanti bir iki saat atacagini dusunerek Thai Bar'da biraz daha takilmaya karar verdik.
Thai Barinin Pirinc Tarlasi Manzarali Duvarlari |
Insanin gunluk ya da blog tutmasi anilarini taze tutmasi acisindan faydali ama bunlara bir alternatif de ses kaydi. Ozellikle cakir keyifken sesinizi kaydetmeyi bir deneyin, bir sure sonra kayit yaptiginizi unutuyorsunuz zaten. Mesela o ses kaydi olmasa o gece Thai Bar'da Japonca'nin neden kulaga Cince'den daha guzel geldigi uzerine cevirdigimiz derin muhabbet yok olup gidebilirdi! Ya da hesabi istedikten sonra 1 saat daha ayni barda oturdugumuzu unutabilirdik. O yuzden ses kaydi iyi fikir, herkese tavsiye ederim.
Gecenin sonunda, belki de gecenin bitmesi gereken bir saatte yola cikis amacimizi her nasilsa unutmayip Brooklyn'deki ev partisine gittik. New York'un aklimda kalacak bir diger guzel ozelligi de bu; ayni mekana ev sahibinin arkadasinin arkadasi olarak gelmis, bir daha karsilasmalari pek de olasi olmayan farkli farkli milletlerden insanlarin biraraya gelmesi, cok rahat kaynasmasi ve eglenmesi... Bu bahsettigim Ispanyollarin agirlikli oldugu bir partiydi. Hepsi Madrid milliyetcisi birkac Ispanyol'a israrla "Barcelona cidden harika bir sehir!" demem disinda ortamda genelde keyifli muhabbetler gecti.
Donus yolunda taksiyle Brooklyn koprusunden gecerken gordugumuz manzara ile Bogazici koprusunun manzarasini ne kadar atesli karsilastirdigimizi yine ses kaydi sayesinde asla unutmayacagim. Damarlardaki alkolun verdigi coskuyla olsa gerek, Manhattan manzarasini bir kalemde silip "Bogazici'nin yaninda bu ne ki, Bogazici adami sair yapar sair" dedigimi de kayitlara gecilmeyecekse burada not dusmek istiyorum.
Yazima burada son vermeden once yemedim icmedim iki koprunun gece manzarasini yanyana koydum, hangisi adami sair yapar artik siz karar verin :)
Hiç yorum yok: