24 Haziran 2012 Pazar

31 saat dogumgunu cocugu olmak

Amerika ile Turkiye arasindaki 7 saat farka saydirmadigim, bilakis keyfini cikardigim tek bir gun oldu su ana kadar, dogumgunum. Dogumgunume Turkiye saatiyle girip Amerika saatiyle cikarak 31 saat dogumgunu cocugu olmanin keyfini surdum bu sene.

Meric gectigimiz hafta bu cumartesi icin bir surprizi oldugunu soyledi. Surpriz yapma konusunda ben kendime 10 uzerinden 2 veriyorum. Zira aldigim hediyeleri dogumgunlerini beklemeden verme, ne oldugunu agzimdan kacirma, ya da kor gozum parmagina ipuclari verme gibi aliskanliklarim var. "Sana bir sey aldim ama soylemem.. Bu arada dun begendigin o seyi alma yakin zamanda" gibi... Meric de bu sene planladigi surprizi onceden soylemek zorunda kaldi, ama onun soylemesi benimki gibi sabirsizliktan degil hediyesi onceden hazirlik gerektiren bir aktivite oldugundan. Amerika'da kutladigim ilk dogumgunumde hediye paketimden Manhattan etrafinda yelkenliyle iki saatlik bir tur ve New Yorker Otel'de bir gece cikti! :)


Ilkokula yeni baslayacakmiscasina bir gun onceden cantami hazirladim yine. Hani en son Berkeley'e Aylin'i ziyarete giderken bir daha asla boyle bir bavul hazirlamiycam demistim ya onu unutun, ben coktan unuttum cunku. Meric Cuma gecesi yatmadan hazirladigim cantayi gorunce iyi etmisin boyle bir canta hazirlamakla, otelde gecirecegimiz koskoca bir gunumuz var ne de olsa dedi. Ironiden anladigimi ve mesaji aldigimi gostermek icin birkac parca bir sey cikardim cantadan, agirlik namina pek bir degisiklik olmadi gerci.

Otele geldigimizde resepsiyonun onunde uzun bir sira vardi. (Bu sira bekleme olayi bende aliskanlik yapti, bakiniz) Beklerken sirada isi biten biri onumuzdeki cifte yaklasip bu bir haftalik metro biletini kullanamiycam, buyrun alin diyince Meric isyan etti. Sansa bak, bize niye kimse gelip boyle bedava bilet vermiyor, bir sira onde olsak biz alacaktik vs. diye homurdanirken, siradan cikan baska bir adam bize yaklasip bir haftalik iki metro bileti elimde kaldi, siz kullanirsiniz diyerek Meric'e uzatti! Yanda Meric'i ve temiz kalbini gorebilirsiniz...

Ayrica dun ogrenmis oldum, Amerika'da otel odalarina incil koymak gibi bir adet varmis. Odamizda incil vardi ama dis macunu yoktu maalesef!



Yelkenlimiz Seaport'tan denize acilacakti, Burasi Manhattan'in guneydogu kiyisinda, Brooklyn koprusunun altinda yer alan bir liman. Liman olmasinin yaninda, etraftaki irili ufakli restoranlar, barlar, denize bakan oturma yerleri burayi hem turistlerin hem New Yorkulularin ugrak bir yeri yapiyor. Ozellikle yazin burasi her daim kalabalik, her daim bir hareketlilik var. Yelkenlimiz kalkana kadar burda bir restorana oturup bir seyler atistiralim dedik. Deniz kenarinda soguk biralarimizi yudumlayip yanimizdan gelen gecen kalabaligi izlerken bir an kendimi Galata Koprusu'nun altinda gibi hissettim (Tamam, bu sefer buradan Istanbul hasretine baglamiycam soz).

Galata Koprusu diil mi ama?

Saatimiz yaklastiginda limanin onunde gordugumuz siraya girdik (Evet yine sira!) Ama bu sefer siranin uzunluguna sinirlenmekten cok saskinlik vardi yuzumuzde, bu kadar insan nasil bir yelkenliye sigacaktik?? Elimizdeki biletlere baktigimizda ickili ve muzikli yaziyordu. Meric bunu okuyunca iyice killandi, yelkenlide icki ve muzik mi? Tam o sirada binmek uzere oldugumuz seyin yelkenli degil deniz motoru oldugunu farkettik! Bogaz turu yapan motorlara benzeyen araci gorunce suratimiz aninda dustu tabii. Meric, "bileti satarken tarihi yelkenli yaziyorlar, insaf bu mu yelkenli?!!" diyerek tam Amerika'nin pazarlama zihniyetine saldirmak uzereydi ki deniz otobusunun arkasindan bir yelkenlinin yanastigini gorduk. O zaman kaziklanmadigimizi ama yanlis bilet verildigimizi anladik. Meric ben yelkenli turu satin aldim arkadas, yanlislik manlislik dinlemem diyerek supervizor cocukla konusmaya gitti. Bu arada tarihi yelkenliye binmeye cabalarken ickili muzikli(!) deniz motorundan da olma ihtimalimiz vardi ama risk almaya deger dedik. Bes dakika sonra supervizor yelkenlide yer kaldigini, ona gecebilecegimizi soyleyince bir oh cekip 1885 yapimi yelkenlimize bindik.

dim tis dim tis deniz motoruna karsilik yillanmis yelkenlimiz

Buraya havalar guzelken gelecek arkadaslarla yapilacaklar listesine yelkenli gezisini de ekliyorum. Tam da hayal ettigim gibi huzurlu, keyifli, otantik bir deneyim oldu benim icin. Ama belirtmeden edemiycem yelkenlideki tayfanin olayi biraz fazla ciddiye aldigini dusunuyorum. "Bunu kaptana rapor etmeliyim" diye kosusturan cocuk olsun elinde durbunuyle surekli uzaklari izleyen eden kadin olsun bize her an Somali korsanlari tarafindan saldiriya ugrayabilirmisiz hissi verdiler sagolsunlar. Ama yine de Manhattan'in ve Ozgurluk Heykeli'nin gece manzarasi, aciklarda siddetini arttiran ruzgarla sisen yelkenlerimiz, denizin ustunde usul usul ilerlememiz, yuzumuze vuran ruzgarin verdigi sarhosluk ve mis gibi deniz kokusu, her biri asla unutmayacagim bu iki saate damgasini vurdu.



Yelkenli limana geri dondugunde limanin bindigimize nazaran cok daha kalabalik oldugunu gorduk. Onlarca cift limandan yukselen muzik esliginde salsa yapiyorlardi! Nasilsa yetisecek bir trenimiz yok diyerek kalabaligin yanindaki masalardan birine ilistik. Icecek bir seyler almaya gittigimde barda icine iki tane bira sisesi ters olarak konmus koskocaman margarita bardagini -pardon kasesini- gordum ve dogumgunu ickimin kesinlikle bu olduguna karar verdim! Yaklasik yarim saat sonra Margarita ve Extra Corona icimizdeki salsacilari uyandirinca kendimizi meydanda firil firil donerken bulduk. Ne kadar cok donersem o kadar iyi salsa yaptigimi sanarken, bir yandan Meric'e bundan sonra her hafta burdayiz diyordum...


2 yorum:

  1. Bizim imamcıları tenkit edip durursunuz da,acep bizde de tüm otellere kuran konsa ne derdiniz kim bilir!Bizi kıskandırmak için elinizden geleni yapıyorsunuz meaşallah.
    Şaka bir yana.Çok gıpta ettim ve inanılmaz mutlu oldum.İyiki varsınız,iyiki oradasınız.Öpüldünüz.

    YanıtlaSil