17 Haziran 2012 Pazar

Central Park'da Shakespeare

Bu haftasonu ne yapsak diye internette bakinirken Central Park'da bir ay boyunca "Shakespeare in Central Park" adi altinda Shakespeare'in oyunlarinin oynanacagini ogrendim. Bu etkinlik New York'da 50 yildir suren bir gelenekmis. Bu sene de The Public Theater, Temmuz'a kadar Central Park'da uc ayri noktadaki acik hava tiyatrolarinda Shakespeare'in oyunlarini ucretsiz olarak sergileyecekmis. Meric ucretsiz oldugu icin insanlarin erkenden bilet sirasina girecegini, yer bulmamizin nerdeyse imkansiz oldugunu soyledi. Yine de sansimizi deneyelim dedik.

Bir onceki postta anlattigim kulak deldirme maceram aksam bes gibi bitti. Central Park'taki oyun sekizde baslayacakti. Parka gidip tiyatronun yerini bulmamiz altiyi buldu. Tiyatronun onunde uzayip giden siranin ne sirasi oldugunu bal gibi anlasak da giseye gidip bilet var mi diye sormaktan alikoyamadik kendimizi. Gisedeki kiz biletlerin oglen birde cikar cikmaz bittigini ama insanlarin gelmeyen olursa diye oyun saatine kadar sirada bekledigini soyledi. Arkama donup siraya soyle bir baktigimda icimden kac kisi gelmeyebilir ki diye gecirdim. Asagida uzayip giden kuyrugu ve kuyrugun nerelere uzandigini yeni farkeden beni gorebilirsiniz.

Amaninnnn!

Ancak gisedeki kiz bu sekilde bekleyenlerin cogunun genelde oyunlara girebildigini soyleyince baska bir planimiz olmadigindan bekleyelim bari dedik. Elimizde kitaplarimiz ve kahvelerimiz, bir yandan parkin mis gibi havasini solurken zamanin nasil gectigini cok da anlamadik acikcasi. Sekize on kalaya kadar bosa bilet ciktikca siradakileri teker teker iceri almaya basladilar. Tam onumuzde iki kisi kalmisti ki yetkili cocuk bundan sonra sadece tek kisilik yerlerin kaldigini, ancak ayri ayri oturabilecegimizi duyurdu. Onumuzde duran, her halinden yeni sevgili olduklari anlasilan cift ayri oturacaklarini ogrenince iki saattir bizimle birlikte bekledikleri halde oyuna girmekten vazgectiler! Bunu duyunca ister istemez sesli bir kahkaha kaciverdi agzimizdan, nasil bir asksa bir oyun suresince de olsa ayri kalmayi goze alamadi Cinli Romeo ve Juliet'imiz. Onlar siradan ayrilinca sira bize geldi, yetkili cocuga en azindan birbirine yakin siralarda bilet yok mu diye sordum. Cocuk sansimiza arada sadece bir koltuk olan iki bilet cikarip verdi! Asagida gormus oldugunuz arkadaslar da bosu bosuna oyundan vazgecmis oldular, zira iceri girince aramizda oturan kizi bir yana oturmaya ikna edip beraber izledik oyunu.


Oyun esnasinda fotograf cekmek yasak oldugundan gizli sakli sadece bir foto cekebildim. Tiyatronun havasini yansitabilmek icin diger fotoyu Google'dan arakladim:

  

Acik hava tiyatrosunun farkli bir deneyim olacagini kestiriyordum ama bu kadar guzel bir atmosfer olacagini tahmin etmemistim acikcasi. Izledigimiz oyun Shakespeare'in As You Like it (Size Nasil Geliyorsa) adli komedisi. Hani unlu bir soz vardir ya her yerde duyariz da Shakespeare'in hangi oyununda gectigini bilmeyiz (En azindan ben bilmiyordum): "Bütün dünya bir sahnedir; bütün erkekler ve kadınlar sadece birer oyuncu". Iste o soz bu oyunda geciyormus meger... Oyunun yaridan fazlasi ormanda gectigi icin parkin yesilligi, kus sesleri, agaclarin hisirtisi oyuna dogal dekor oldu. Karakterlerin Ortacag Ingilizcesi ile konusmasina kulagimin alismasi zaman alsa da inanilmaz keyif aldim! Iki saat beklemenin sonunda boyle bir performans ile karsilasinca uc saat de olsa beklenirmis diyor insan. New York'da yaz ayri bir guzelmis cidden...


Hiç yorum yok: